24 Ağustos 2017 Perşembe

İLHAM ALALIM / Zendaya

Merhabalar. Bugün sizlerle son dönemlerde stiliyle oldukça dikkat çeken Zendaya’dan ilham alacağız. Öncelikli olarak size biraz Zendaya’dan bahsedeyim.


Tam adıyla Zendaya Maree Stoermer Coleman, 1 Eylül 1996 Kaliforniya doğumlu.  Sanat lisesi mezunu olan Zendaya şarkıcılık, mankenlik, oyunculuk ve dansçılık yapmaktaymış. Tanınırlığı ise Disney Channel’ da yer aldığı diziler sayesinde gerçekleşmiş. Bu kanalda yer aldığı dizilerden birinde söylediği şarkı youtube’ da oldukça beğenilince de şarkı söylemeye devam etmiş.


Oldukça düzgün bir fiziğe ve cilde sahip ola Zendaya’nın genetikleri konusundan oldukça şanslı olduğunu söyleyebilirim. Ancak oda diğer herkes gibi sporuna, yemesine dikkat edenlerden. Sonuçta metabolizmamızın ve genetiklerimizin bize nereye kadar iyi davranacağını hangimiz bilebiliriz? Cildiyle ilgili en dikkat ettiği şey ise asla makyajla uyumamakmış. Zaten gün içinde cildimizi maruz bıraktığımız ağırlıktan en azından uyurken onu kurtararak bir iyilik yapabiliriz di mi?


21 yaşındaki Zendaya günlük hayatında çoğunlukla yaşına uygun genç kombinler tercih etse de bazen yaşının üzerinde görünümlerde sergileyebiliyor. Ama yaşını bilmeseydim bu görünümler bende yaşının üzerinde giyinmiş imajını vermezdi çünkü saç ve makyaj stilleriyle de bu görünümleri destekliyor. Okuduğum yazılara göre Rihanna’nın kilo aldığı şu günlerde onun gibi melez güzeli olan Zendaya’nın stili daha da çok dikkat çekiyormuş.


Farklı görünümler sergilese de neredeyse tüm parçaları veya benzerlerini yine mağaza ve butiklerden kolaylıkla temin edebiliriz. Yeter ki kendimizi nasıl en iyi hissedeceğimize karar verelim!:) Bana kalırsa modada en makbul şey kendimizi iyi hissettiğimiz şeyleri giymek. Örneğin bazı zamanlarda sırf başkalarında görüp aldığım şeyler beni kombinlediğim zaman mutlu etmiyor ve o parça bir köşede yıllanmayı veya yeni sahibine kavuşmayı bekliyor. Yani gözümüze her hitap eden şey üzerimizde hoş durmuyor.


Makyaj konusunda oldukça çeşitli seçimler yapan Zendaya’nın kirpik diplerini belirginleştirmeyi ve dikkat çeken kirpikleri sevdiğini söyleyebilirim. Verdiği bir röportaja göreyse makyaj yaparken cildine tek bir renk kullanmıyormuş. Bunu nedeni ise ciltlerimizin makyajsızken de tek renk olmamasıymış. Aslında fondötenin mantığı cilt rengini eşitlemek olsa da kendisinin bu uygulaması kötü veya farklı durmuyor, siz ne dersiniz?


Kırmızı halılarda sıkça gördüğümüz Zendaya’nın seçimleriyse geniş bir yaş aralığı için fikir verebiliyor. Gündelik hayatında da olduğu gibi kırmızı halı seçimlerinde de bazen yaşından olgun seçimler yapabiliyor ancak bu onu güzel görünmekten alı koymuyor.


Peki siz Zendaya hakkında neler düşünüyorsunuz bana yazmayı unutmayın. Kendisinin sosyal medya hesaplarını aşağıda bulabilirsiniz.

BONUS: Zendaya’nın da çok tatlı bir dostu var!



Zendaya’nın sosyal medya hesapları:


Beni instagram hesabımdan da takip etmeyi unutmayın. Sorularınızı veya önerilerinizi DM’lerde bekliyor olacağım.:)

Instagram: arkadastavsiyeleri

23 Ağustos 2017 Çarşamba

İLHAM ALALIM / Chrissy TEIGEN

Merhabalar. Bugün sizlerle ünlü model, sunucu, oyuncu, yazar Chrissy Teigen’ın stilinden ilham alacağız. Öncelikli olarak her zamanki gibi biraz kendisinden bahsedeyim.


Tam adıyla Chrissy Diane Teigen, 30.11.1985 tarihinde United States’ de doğmuş. Bir model yarışması sayesinde sektörde adını duyuran Teigen sonrasında modelliğin yanı sıra oyunculuk ve yazarlıkta yapmaya başlamış. Ünlü bir model olmasına rağmen yemeğe oldukça düşkün olduğunu söyleyen Teigen’in kitabı da yemek tarifleri üzerine. Birçok tv programında da yer alan Teigen şuan Lip Sync Battle’da sunuculuk yapmaya devam ediyor. İzlemeyenler için oldukça komik, taklidi bol bir program.  2013 yılından beriyse ünlü şarkıcı John Legend ile evli olan Teigen’ın aynı zamanda Luna Simone adında minik bir kızları da var.


Cildi her zaman çok gergin ve ışıl ışıl gözüken Teigen’ın cildinin sırrı oldukça düzenli bir bakımın eseriymiş. Cildiyle ilgili en önemli kuralı ise nemlendirmekmiş. Cildinde hissettiği soruna göre maske kullanmaktan kaçınmayan Teigen’ın cildi kötüleştiğinde morali de kötüleşiyormuş. Ayrıca sürekli seyahat eden biri olarak yolculuklarda cildi yorulmasın diye yaptığı özel uçak maskeleri, serumları da varmış. Buradan ürün isimlerini tek tek vermesem de Chrissy Teigen cilt bakım ürünleri diye arattığınızda hepsine kolaylıkla erişim sağlayabilirsiniz. Ancak hangisi sizin cilt tipinize uygun iyice araştırmayı unutmayın.:) Cildi için yaptığı uygulamalardan en yadırgadığımsa cildini akşamları yıkamamasıymış. Cildini akşamları yıkamak yerine en fazla mendillerle silmeyi, sabah kalktığında muhakkak yıkamayı tercih ediyormuş. Aman siz siz olun makyajınızı silmek için sadece mendillere güvenmeyin. Bir de bir röportajında yüzünde yanakları hariç hiçbir yerinin doğal olmadığını ve yaptırdığı işlemlerden pişman olmadığını, kendini bu şekilde iyi hissettiğini söylemiş. Açıkçası baktığımda suratı estetik estetik durmadığı için doktorunu ve açıklama özgüvenini gösterdiği için kendisini tebrik ediyorum.:) Doğum yapmasına rağmen hala oldukça fit oluşunu ise spora ve yine dışardan yapılan düzgün bakımlara borçluymuş. Snapchatini takip eden biri olarak yeme alışkanlığının pekte sağlıklı olduğunu söyleyemeyeceğim!:) Zaten kendisi de bir röportajında hayatındaki en büyük sorunlarından birinin Mc Donald’s ın evlere servis yapmaması olduğunu söyleyerek bir espri de yapmış.:)


Stiline gelecek olursak bir stil danışmanıyla çalışsa da(sonuçta şu an ünlüleri birçoğunun çalıştığı stil danışmanları var) günün sonunda giyeceği kıyafete alternatifler arasından kendinin karar verdiğini düşünüyorum. Ve kendisi basit parçalarla havalı görünmenin kitabını yazanlardan!:) Özellikle de sade bir tişört ve jeanin üzerine giydiği palto, ceket, hırka gibi parçalarla kombinini oldukça özenli hallere çıkarabiliyor.


Sadece günlük stili ve gece stili değil, hamile stili de Blake Lively gibi oldukça dikkat çekmişti. Bu tamamen kişisel bir seçim olmakla beraber hamileyken şıklığından taviz vermeyen kadınları takdir ediyorum. Ama tabi ki dediğim gibi bu bir kural değil ve tamamen kişisel tercih. O özel zamanlarda ve geri kalan her zamanda da kendimizi nasıl iyi hissediyorsak öyle olmalıyız.:)


Aksesuar seçimlerine gelecek olursak ise kendisini sık sık şapkalarla ve gözlüklerle görmek mümkün. Hem şapkanın hem de gözlüğün yakıştığı o nadir insanlara biraz sinir oluyor olabilirim!:)


Cildine oldukça özen gösteren Teigen bu sayede makyajsız halini göstermekten de çekinmiyor. Özellikle sosyal medya hesaplarında sıklıkla makyajsızda görebildiğimiz Teigen makyaj yaparken de buğulu gözleri ve açık tonlu dudakları tercih ediyor. Ama tabi ki kendisini tam tersi olan sade gözler, koyu dudaklarla da görmek mümkün. Ancak bu görünümü çoğunlukla gece davetlerinde tercih ediyor. Favori parfümü ise Dior Hypnotic Poison.


Kırmızı halı, gala seçimleri de genellikle oldukça başarı olan Teigen dekolteden kaçmayanlardan. Ancak onu dekoltesiz kendi yaşantımıza kolaylıkla adapte edebileceğimiz gece kıyafetleriyle de görmemiz mümkün.


Peki siz Chrissy Teigen’ın stili hakkında neler düşünüyorsunuz bana yazmayı unutmayın. Her zaman olduğu gibi kendisinin sosyal medya hesaplarını aşağıda bulabilirsiniz.

BONUS: Legend&Teigen ailesin de evinde patili dostlar var!:)



Chrissy Teigen sosyal medya hesapları:
Snapchat: chrissyteigen


Beni instagram hesabımdan da takip etmeyi ve bana yazmayı unutmayın!:)

              Instagram: arkadastavsiyeleri                  

22 Ağustos 2017 Salı

İLHAM ALALIM / Kate MOSS

Merhabalar. Bugün sizlerle ünlü model Kate Moss’un stilinden ilham alacağız. Öncelikli olarak her zaman olduğu gibi size biraz Kate Moss’ dan bahsedeyim.


Tam adıyla Katherine Ann Moss, 16 Ocak 1974 İngiltere doğumlu. Annesi butik yöneticisi, babası hava alanı yazmanı olan Moss ilkokuldayken pek başarı bir öğrenci olmasa da spor konusunda oldukça başarılıymış. Keşfediliş hikayesi ise 14 yaşındayken yaptığı bir tatilden dönüşüne dayanıyor. New York’ta JFK hava alanında ünlü bir menajer olan Sarah Doukas tarafından keşfedilen Moss için hayat bir daha asla eskisi gibi olmamış. Dönemin süper modellerinin aksi bir görünüm ve stili olan Moss o dönemlerde anti-supermodel olarak anılmaya başlanmış. Hızla yükselen kariyerinde adı uyuşturucuya karışan Moss için bir dönem her şey tepe taklak olsa da tedavisi sonucu yeniden eski parlak günlerine kavuşmayı başarmış. Evliliğinden bir kızı olan Moss’u ise sanırım en çok Johnny Depp ile olan ilişkisi ile biliyoruz.


Cildi gençliğinden itibaren oldukça güzel gözüken Moss cildi içinde saçı içinde organik ürünleri tercih etmeye çalışıyormuş. Sporsever bir insan olarak gençliğinde oldukça fit olan Moss, şimdilerde de yaşına göre hala formunu koruya bilenlerden. Bunun içinse zaman zaman ülkemize gelip detoks programları yaptığını gazetelerden okuyabiliyoruz.


Stiline gelecek olursan şahsen ben Moss’un gençlik yıllarında ki stilini daha çok beğenenlerdenim. Bunda tabi uygulayabilirlik açısından yaşımın etkisi mutlaka vardır.  Moss ‘un genel olarak stili her zaman kendimize kolay adapte edebileceğimiz basic parçaları içeriyor. Gençlik yıllarındaki gündelik yaşamında kot tişört gibi kombinleri sıklıkla kullansa da şimdilerde onu ceketlerle, takım parçalarla da görebiliyoruz ve bunlarda iş hayatımıza oldukça kolay adapte edebileceğimiz, her bütçenin edinebileceği görünümler.


Moss aynı zamanda gerek gündelik yaşantısında gerek özel gün seçimlerinde peluşu ve leopar deseni sıklıkla kullananlardan. Özellikle peluş diyorum çünkü hiç birimiz masum hayvanların kürkleri için katledilmesini istemeyiz değil mi?


Sektöre ilk girdiği gençlik dönemlerinde daha çok makyajsız gibi görünen görünümler tercih etse de şimdilerde onun imzası buğulu göz makyajı. Cilt makyajında sadeliğini hala koruyan Moss akşam görünümlerinde kırmızı ruju severek kullananlardan. Sabah görünümlerinde ki ruj seçimi ise bej, nude tonlar. Bir röportajında parlatıcıdan ziyade ruj kullanmayı sevdiğini, bu sayede kendini daha şık hissettiğini söyleyen Moss'u söylediği gibi parlatıcıyla görmek pek mümkün değil. Saç görünümünde tercihi ise gençliğinden beri yataktan kalmış gibi özenli özensiz gözüken dalgalar. Sanki ağır kokuları seviyormuş imajı veren Moss’un parfüm seçimiyse çiçekli, hafif kokulardan yana oluyormuş. Favori kokularından biri ise Penhaligon’s un Bluebell’i. Bir İngiliz parfüm evi olan Penhaligon’s un şişe tasarımlarına muhakkak bakmalısınız. Hangi kadın masasında böyle bir şişe istemez ki?


Gençlik yıllarından itibaren oldukça sık kırmızı halılarda gördüğümüz Moss’un seçimleri her zaman iddiasız iddialı görünümlerden yana. Bir başkasında belki de hiç dikkat çekmeyecek elbiseler Moss’un üzerinde adeta parlamış.


Şimdilerde de bazen beğenmesem de hala güzel kırmızı halı görünümleri sergilemeye devam ediyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz.


Peki siz Kate Moss’un stili hakkında neler düşünüyorsunuz bana yazmayı unutmayın. Kendisinin sosyal medya hesaplarını aşağıya bırakamıyorum çünkü bildiğim kadarıyla kendisi instagram vb. sosyal medya uygulamalarını kullanmıyor.



BONUS: Seneler geçse de onlar hala ikonik görülenlerden.


Beni instagram hesabımdan da takip etmeyi unutmayın. Sorularınız veya önerileriniz varsa sizi DM’de bekliyor olacağım.:)

Instagram: arkadastavsiyeleri

21 Ağustos 2017 Pazartesi

İLHAM ALALIM / Marilyn MONROE

Merhabalar. Birkaç ay önce yayınladığım ilk İlham Alalım yazımda sizlere ikonik yıldız Audrey Hepburn’den bahsetmiştim. Bugün ise haftaya en az Audrey kadar ikonik Marilyn Monroe ile başlayacağız. Tanımamak imkansız olsa da öncelikle her zamanki gibi biraz Marilyn Monroe’dan bahsedeyim.


Asıl adıyla Norma Jeane Mortenson, 1 Haziran 1926 Los Angeles/ California doğumlu. Babası kendisini henüz doğmadan önce terk eden Monroe, annesinin de yaşadığı ağır sinirsel krizlerden sonra kendisini yetimhanede bulmuş. Cinsel tacize varan birçok zorluk ve iğrençlikle mücadele etmek zorunda kalan Monroe, 16 yaşındayken bir daha yetimhaneye dönmemek umuduyla bir fabrika işçisi olan Jim Dougherty ile evlenmiş ve ancak evlilikleri sadece 4 sene sürmüş. Bir fabrika işçisiyken şans eseri fotoğrafları çekilen Monroe modelliğe ilk adımlarını bu sayede atmış. Sonrasında ünlü bir film yapımcısıyla tanışma fırsatı bulan Monroe kendisine “ünlü ve iyi bir aktris” olmak istiyorum demiş ve böylece ufak rollerle sektöre adım atmış. Bilenen yeni ismine de o gün karar verilmiş. Marilyn ismi yapımcının isteğiyken, Monroe aslında büyük annesinin ismiymiş. Her zaman çok çalışan ve kendisini dans, sanat, edebiyat gibi birçok alanda da geliştirmeye çalışan Monroe’ ya yapımcısı birçok yaşıtınla çalışıyorum ancak onlar eğlenirken sen çok fazla çalışıyorsun dediğinde “fırsat kapıma geldiğinde hazır olmak istiyorum” demiş ve fırsat geldiğinde o azmiyle çoktan hazırmış. Ancak izlediğim biyografik belgesellerine göre kendisi hiçbir zaman yeterince iyi olduğunu düşünmüyormuş. Herkesin oyunculuğuyla ilgili övgüler yağdırdığı dönemlerde bile o kendisini hep eksik görmüş ve bu sebeplerle de kısa ömrünü bunalımlarla geçirmiş. 


Kısa ömrüne 3 evlilik sığdıran Monroe’nun özellikle son iki evliliğinde eşlerinin kompleksleri yüzünden kendisini yeteneksiz, sadece güzel, zeki olmayan biri gibi görmesi sebepleriyle sorunlar yaşamış ve büyük aşkla evlendiği kişilerden, büyük öz güvensizlik ve bunalımlarla ayrılmış. Eşlerine baktığımızda dünyanın en güzel kadını olarak gösterilen Monroe’nun yanında niye komplekse girdiklerini anlamak hiçte zor değil. Ben Mariyln’i en çok Marlon Brando ile yakıştıranlardanım. Düşünsenize böyle muhteşem bir çift olsalardı acaba o intihar gerçekleşir miydi? Birçok insan ise Marilyn’in gerek psikolojik gerek fiziksel sonunu getirenin John Kennedy ile yaşadığı ilişkisi olduğunu düşünmekte. 5 Ağustos 1962 yılında evinde aşırı dozda uyku ilacıyla intihar ettiği söylenen Marilyn’in çoğu kaynak bir cinayete kurban gittiği düşüncesindeymiş.  Birçok günlüğü ve şahsi eşyası da yok edildiği için bu ihtimal günümüzde hala doğruluk payını sürdürmeye devam ediyor. Bulunan şahsi eşyalarına bakıldığında Marilyn’in ona atfedilen aptal sarışın imajının aksine ne kadar zeki ve çalışkan bir insan olduğunu görebiliriz. Tamda insanların onu görmesini istediği gibi…


Uzunca bir anlatımdan sonra(ama Marilyn’i kısa bir şekilde anlatmak ona haksızlık olurdu) nihayet Marilyn’in stiline geçebilirim. Audrey Hepburn ne kadar sade ve küçükhanım efendi görünümündeyse, Mariyln bir o kadar kadınsı ve cesur bir görünüm sergiliyordu. Zaten ikisini de ayrı ayrı bu kadar efsaneleştiren kendilerine özgü farklı halleriydi bence. Audrey’in döneminde sadelik ne kadar az bulunuyorsa Marilyn’in döneminde de bu kadar feminenlik insanların alışık olmadığı bir şeydi ve onlar koca bir döneme ilham verdiler.


 Her zaman oldukça şık ve özenli görünen Marilyn’i iki defa düşük yaptığında hastaneden çıkarken dahi özensiz görmek mümkün değilmiş. (İlgilenenleri için Marilyn’e ilgili çekilen birçok biyografik belgesel ve birçok kitapta bu görüntüler ve fazlası mevcut.)  Hiçbir zaman çok zayıf olmayan Monroe, her zaman kadınsı kıvrımlı hatlarıyla boy gösterdi ancak kendisi görünümünü korumak için sporuna özen gösteriyormuş. Kaynaklara göre cildinin her zaman ışıl ışıl görünmesinin sebebi ise hormonlu bir güzellik kremi kullanmasıymış. Bu kremi kullanma sebebi ise ince beyaz tüyler çıkarması ve bu tüylerin kamera ışıklarında parlamasıymış. Günümüz kozmetik teknolojisinde tabi ki böyle bir risk yerine cilde ışıltı veren nemlendiriciler, bazlar kullanmamız bizim için daha iyi olacaktır. Bu kremin yanı sıra yüzünü ve vücudunu sabah akşam nemlendiriyor ve bu işlemin farkını kendisinde görebiliyormuş.


Marilyn Monroe dendiğinde herkesin aklınla ikonikleşmiş makyaj ise kusursuz bir ten, muntazam çekilmiş bir eyeliner, göz kapağında belli belirsiz ışıltılı bir far ve tabi ki kırmızı ruj! Kim onu kırmızı ruju ve güneş gibi parlayan sarı hacimli saçları olmadan düşünebilir ki? Makyözünün söylediğine göre Marilyn’de takma kirpikleri haricinde tüm cildi çok doğal ve kusursuzmuş. Makyözü bu kusursuzluğa makyaj yapmayı çok seviyormuş. Favori parfümünü söylememe gerek var mı bilmiyorum ama yine de söyleyeyim, CHANEL NO 5.:)


Bir efsanenin stil inceleme yazısı da böylece son buluyor. Eminim ki hakkında daha söylenecek sayfalarca cümle vardır. Peki siz Marilyn Monroe ve stili hakkında neler düşünüyorsunuz? Siz Audrey’cilerden misiniz yoksa Marilyn’ciler den mi? Yoksa sizde benim gibi her ikisini de farklılıklarıyla çok beğenenlerden misiniz?:) Bana yazmayı unutmayın. Haftaya güzel başlamanız dileğiyle.. :)

BONUS:


Beni instagram hesabımdan da takip etmeyi unutmayın.

Instagram: arkadastavsiyeleri

18 Ağustos 2017 Cuma

DİZİ/FİLM KARAKTERLERİNİN STİLİNDEN İLHAM ALALIM / Blair Cornelia WALDORF (Gossip Girl)

Merhabalar. Bugün sizlerle yeni bir serinin ilk yazısını paylaşacağım. Bu seri de dizi ve filmlerdeki karakterlerin stillerini inceleyeceğiz. Bu seri biraz favori dizilerim gibi de olacak çünkü çoğunlukla sevdiğim dizilerin karakterini seçmeye çalışacağım. Tabi sizlerin isteklerini de göz ardı etmeden. İlkyazım içinse daimi favori dizim olan Gossip Girl’in yine daimi favorim olan karakteri Blair Cornelia Waldorf’u seçtim.


Öncelikli olarak size biraz karakterden bahsedeyim. Dizinin ilk sezonunda lise öğrencisi olarak gördüğümüz Blair, moda tasarımcısı bir anne ile eşini bir erkek uğruna terk eden bir babanın tek çocuğu olarak karşımıza çıkıyor. Partilerle geçen rahat hayatının ardında çevresine hükmetmeyi seven hükmedemediği kişileri türlü oyunlarla yolundan çeken, ailesinin masum minik kızı olsa da dışarıya kök söktüren bir karakter. Blair karakterinin başına geleceklerin kilit noktası ise çocukluğundan beri sevgili olduğu Nate’in kendisini en yakın arkadaşı olan Serena ile aldatmasını öğrenmesinden sonra başlıyor. Hala izlemeyenler için hikayenin tamamını anlatmadan geçiyorum.:) Hala izlemediyseniz ve arkadaşlık, entrika, aşk, bolca moda içeren dizileri seviyorsanız mutlaka başlamanızı öneriyorum.


Dizi içerisinde ikonunun Audrey Herburn olduğuna birçok kez tanık olduğumuz Blair’ın stilinde de o küçük hanımefendi çizgisini rahatlıkla görebiliyoruz. Ailesi sebebiyle zaten saygın bir kimliğe sahip olan Blair buna güvenmeyip çalışkan ve mükemmeliyetçi olmayı kendine ilke edinenlerden. Hayatıyla ilgili tek beklentisi ise “kusursuzluk” ve sadece “en iyinin” kendisi olması. Bahsettiğim gibi sert ve kibir bir karakter olsa da aynı zamanda özünde yaşadığı olaylar sebebiyle kendisini sert kimliğiyle koruyor oluşu ve özünde iyi bir insan, iyi bir arkadaş ve iyi bir sevgili olmasıyla izleyiciyi kendine çekmeyi başarmış, dizinin bitmesi üzerinden seneler geçmesine rağmen hala ikonik olarak hafızalarda kalan bir karakter.


Kusursuzluk takıntısını diziye oldukça iyi yansıttıkları Blair’ı pijamalarıylayken bile özensiz görmemiz mümkün değil. Saçı, makyajı, giyimi her zaman ahenk içinde olan Blair’ı koskoca 6 sezon içinde sadece bir kez tişörtle görebildik. O sahnede dizinin önemli olaylarından birine denk gelen, olağan dışı bir andaydı.



Dizideki karakterlerin özellikle okul stilleri dönemin gençlerini oldukça imrendiren unsurlardı. Tabi saçımızı açmamızın bile yasak olduğu okullara saçları, makyajları yapılı, topuklu ayakkabılarla giden lise öğrencileri oldukça dikkatimizi çekiyordu. Ama şuan ki aklımla oradaki lise tiplerinin doğru olduğunu savunmuyorum tabi. Makyaja, topuklulara ne kadar geç başlanırsa cildimiz için, bizim için o kadar iyi görüşündeyim. Şuan bu görünümlerden lise öğrencileri yine ilham alamayacak olsa da birkaç parça değişikliğiyle iş hayatlarımıza adapte edebileceğimiz görünümler dizi de bolca yer alıyor. Ayrıca dizinin bir diğer güzel tarafı ise her karakterin stillerinin birbirinden tamamen farklı olması. Bu sayede kendinize yakın stile sahip birini bulmanız oldukça kolay bir ihtimal.


Okul dışında ve sonrasında üniversiteye geçtiği sezonlar ise kıyafet seçimleri cesurluğunu korumaya devam ediyor. Cesurluktan kastım ise dekolte değil bolca renk, bolca desen. Birden fazla deseni bir anda kullanabilen Blair, tek bir renge bağlı olmayıp her rengi cesurca üzerinde taşıyanlardan. 



Özellikle aşağıdaki kolajda ortada bulunan resmin kombinini sokakta görsek Blair’da ki normale yakın bir görüntü gibi durmaz, siz ne dersiniz?:)



Mümkün olduğunca kaliteli ve tüm kombinin görünebildiği resimleri alırken birçok güzel balo kıyafetini şartlara uymadığı için elemek zorunda kaldım. Bu sebeple hala izlemeyenleriniz varsa tekrar ve tekrardan izlemeye başlamanızı tavsiye ediyorum. Zaten her iki bölümde bir mutlaka bir davet olacağı için bolca özel gün kıyafeti fikri edinebilirsiniz.:)



Dizi içerisinde ki en ikonik hallerinden ikisi ise iyi farklı kişiyle olan evliliğine ait gelinlikleri. Bebek mavisi Elie Saab gelinliğine finalde bayılmıştım. Tabi bunun sebeplerinden biri favori çiftimin evleniyor oluşuyla da ilgili olabilir.:)



Tabi küçük hanımefendi stilini çok beğensem de Blair için tüm sezonlar çok parlaktı diyemem. 5.sezonun hatırı sayılır bir kısmında benim küçük hanımefendi mi küçük bir babaanneye çeviren stil danışmanlarını hala kınamaya devam ediyorum. Bence bu Serena karakterini seven stil danışmanlarının Blair’a bir komplosuydu!:) O kötü günlerin bazı örneklerini hemen aşağıda görebilirsiniz.:)



Saç ve makyaj stili olarak ise kıyafetlerinin aksine her zaman yaşına uygun doğal görünümler tercih eden bir karakter. Oldukça doğal bir ten, biraz allık, açık renk bir parlatıcı veya ruj imza görünümlerinden. İmza görünüm demişken Blair’ın çok uzun bir dönem imza aksesuarı saç bantları.


Peki siz Blair Waldorf ve yeni serim için neler düşünüyorsunuz bana yazmayı unutmayın. İzleyenleriniz ile yorumlarda Gossip Girl gıybeti de yapabiliriz!:)


BONUS: Bir Blair düşününki yanında Chuck Bass olmasın. İzleyenler DÜŞÜNEMEDİ!:)


Beni instagram hesabımdan da takip etmeyi unutmayın.

Instagram: arkadastavsiyeleri

17 Ağustos 2017 Perşembe

İLHAM ALALIM / Victoria BECKHAM 

Merhabalar. Bugün sizlerle Victoria Beckham’ın stilinden ilham alacağız. Öncelikle size her zaman olduğu gibi biraz Victoria Beckham’dan bahsedeyim.


Tam adıyla Victoria Caroline Beckham namı değer Posh Spice, 17 Nisan 1974 Harlow/ Birleşik Krallık doğumlu. 90lar neslinin hayatına Spice Girls’le damla vuran Beckham 2012 yılında şarkıcılık kariyerini tamamı ile sonlandırmış ve iş kadını, moda tasarımcısı kimlikleriyle hayatına devam etmiş. David Beckham’la 18 senelik mutlu bir evliliği olan Beckham güzel kariyerinin yanı sıra aynı zamanda dört çocuk annesi. Her zaman eşi ve çocuklarıyla örnek bir aile profili çizen Beckham’ın ailesine imrenmemek elde değil!:) Tabi bu dışardan bir gözle yorumum, peki siz bu aile hakkında neler düşünüyorsunuz?


Gündelik yaşantısında dışarda asla spor kıyafetlerle gezmeyi tercih etmeyeceğini söyleyen Beckham sporunu asla aksatmayanlardan. Düzenli olarak egzersiz, jimnastik, yürüyüş, yoga ve cardio yapan Beckham’ın vücuduna bakınca kim dört çocuk annesi diyebilir değil mi? Gerçi bunda üçü erkek olan çocuklarının peşinde koşmasının payı da mutlaka vardır!:) Sporunun yanında ise gerek cildi gerek fiziki sağlığı için yağlı beslenmekten kaçıp protein bazında zengin yiyecekleri tüketmeyi tercih ediyormuş. Bir dönem alkali diyetleri de uygulayan Beckham’ın twitter sayfasında diyet programları mevcutmuş. Ama hanımlar siz siz olun internetten gördüğünüz diyet programlarını bir doktora danışmadan uygulamayın. Her birimizin metabolizması farklı ve kilo verelim derken sağlığımızdan taviz vermeyelim.:) Cilt bakımı içinse yıllardır Hollywood’un ünlü dermatoloğu Dr. Harold Lancer’a güveniyormuş. Cildinin sırlarından biriyse doktorunun tavsiyesiyle omega 3 açısından oldukça zengin olan somonu her gün tüketmesinde gizliymiş. Omega 3 tercihinin sebebi ise cildi esnekleştiriyor oluşuymuş.


Kendi giyim, ayakkabı ve aksesuar markası olan Beckham gerek gündelik hayatında gerekse özel günlerde kendi markasının ürünlerini oldukça tercih ediyor. Kendi vücuduna göre kalıplara kolaylıkla ulaşılabilir oluşu ise 1.62 olan boyunu uzun göstermekte ona oldukça yardımcı oluyor olsa gerek. Estee Lauder ile birlikte bir makyaj kapsül koleksiyonu çıkarmaya hazırlanan Beckham’ın ürünlerini kendi sitesinden inceleyebilirsiniz. Ulaşabilecek olan meraklılarına 17 gün sonra satışa çıkacağı söyleniyor.


Gündelik hayatında şıklığından asla taviz vermeyen Beckham genellikle feminenlik ile maskülenliği harmanladığı klasik tarzda giyinmeyi tercih ediyor. En çok tercih ettiği renk ise siyah. Aksesuar kullanmayı oldukça seven Beckham’ı çoğunlukla gözlükle görüyoruz. Bunu özel sebebi ise bir anne olarak geceleri çok uykusuz kalması ve gözlüğün iyi bir kamuflaj aracı olmasıymış. Ben size 3 erkek çocuk zor demiştim!:) Kendisi markasının dışında bir dönem büyük çantaları alttan tutarak taşımayı ise moda haline getirmişti.


Gündelik hayatında ve özel davetlerde makyaj biçimi çok fazla değişmeyen Beckham’ın tercihi pürüzsüz bir cilt, zaten fazlasıyla belli olan kemik yapısına biraz daha vurgu, siyahlı veya kahveli mutlak buğulu göz makyajı ve oldukça sade nude dudaklar. Özel günlerde göz makyajının buğusuna biraz simli far desteği de tercih edebiliyor.:)


Gündelik stilini bütçemize uygun parçalarla kendimize rahatlıkla uyarlayabileceğimiz Beckham’ın özel gün seçimleri de geniş bir yaş aralığı için oldukça uygulanabilir zariflikte. Seçtiği beyaz mini elbise genç kızlar için bile oldukça güzel bir seçim olabilir, siz ne dersiniz?


Peki siz Victoria Beckham’ın stili hakkında neler düşünüyorsunuz bana yazmayı unutmayın. Beckham’ın sosyal medya hesaplarını her zaman olduğu gibi aşağıda bulabilirsiniz.


BONUS: 90lar jenerasyonun çocuğu olarak bu yazıyı Spice Girls olmadan bitiremezdim! Benim çocukluğumdan beri favorim Posh Spice, peki sizin favoriniz hangi baharat?:)

Victoria Beckham sosyal medya hesapları:


Beni instagram üzerinden de takip etmeyi ve bana istediğiniz zaman ulaşmayı unutmayın!:)

Instagram: arkadastavsiyeleri